14030,77%0,16
42,94% 0,04
50,55% -0,02
6065,11% 1,38
9945,44% 1,10
Yerel siyaset masa başında değil, sahada okunur.
Anketle değil, alın teriyle; vaatle değil, yaşanmışlıkla ölçülür.
Ben bu satırları bir muhalif olarak değil, emekli bir belediye çalışanı,
yani bu yapının içini görmüş, çarkın nerede ses yaptığını bilen biri olarak
yazıyorum. Anlatacaklarım duyum değil; bizzat yaşadığım, şahit olduğum gerçeklerdir.
2019: Seçimi Kim Kazandı, Kim Kaybetti?
2019 yerel seçimlerinde Hendek’te belediye personelini ziyaret eden iki aday vardı.
Birincisi açıkça şunu söyledi:
“Biz belediyeciliği bilmiyoruz. Size şimdiden hiçbir söz veremeyiz. Biz çalışmaya, çalıştırmaya geliyoruz.”
Bu cümle, personelin kalbine kırmızı kalemle çizildi.
İkinci aday ise şunu söyledi:
“Ben işçilikten gelen adamım. Beyaz yakalıların değil, mavi yakalıların yanındayım.
Sendikanın gelmesine izin vereceğim. Yıllardır alamadığınız hakları vereceğim.
Hafta sonlarını tatil yapacağım.”
O dönem halkın dilinde “bizim çocuk” denilen bu aday, personelin duymak istediği
her şeyi söyledi. Karşısında Cumhur ve Millet ittifakı gibi iki güçlü yapı olmasına
rağmen seçimi kazandı.
Ama siyaset sadece kazanmak değildir. Kazandıktan sonra tutmaktır mesele.
2019–2024: Hayal Kırıklığının Beş Yılı
Beş yıl geçti.
Verilen sözlerin büyük kısmı havada kaldı.
2024’e iki üç ay kala işçi maaşlarına yapılan %99 zam bile, personelin kalbindeki
kırmızı kalemi silemedi. Çünkü emekçi şunu bilir:
Geç gelen adalet, adalet değildir.
Ve 2024’te sahneye yeni bir aday çıktı. Yine iki büyük ittifaka rağmen kazandı.
Peki neden?
Püsküllü Algısı: Hendek Ne Arıyor?
Hendek halkının ve belediye personelinin dilinde, kalbinde şu profil konuşuluyor:
Hak ve hakkaniyet konusunda aşırı hassas
Hak yemez, yedirmez...
Çalmaz, çaldırmaz...
Parayla işi olmayan, varlıklı...
Adil hizmeti de, adil çalışmayı da savunan...
“Bir yer biri bakar” geleneğine geçit vermeyen...
Yani Hendek, borçsuzluk kadar adalet arıyor.
Sorun Nerede Başladı?
Püsküllü Başkan’ın iki yılı geride bırakan döneminde şu söylenti ayyuka çıktı:
Belediye yaklaşık 300 milyon TL borç ödedi.
Bu ciddi bir başarıdır, kimse bunu inkâr edemez.
Ama bu borç ödenirken:
Hizmet bekleyen halk,
Türkiye genelinde en çok çalışıp en düşük maaş ortalamasına sahip belediye personeli,
ihmal edildiği algısına kapıldı.
Kritik Uyarı Burada Başlıyor
Sayın Başkan,
Türkiye’de sıfır borçlu belediye sayısı ya yoktur ya da yok denecek kadar azdır. Siz bu nadir kulübe
girmek isterken şunu unutmayın:
Hizmet ve emek ihmal edilerek yapılan borçsuzluk, siyasi miras değil; rakibe bırakılmış bir konfordur.
Eğer tüm hesabı son bir yıla, yani seçim atmosferine bırakırsanız;
Siz borcu sıfırlarsınız,
Başka biri gelir o rahatlıkla hem halkı hem personeli memnun eder.
Ve emin olun, önümüzdeki yerel seçimlerde tüm adaylar:
“Borçsuz belediye” imkânlarıyla,
Halka ve el altından personele,
İddialı ve ikna edici vaatlerle gelecektir.
Son ve Net Tavsiye
Bu analiz doğru mu, değil mi?
Güvendiğiniz ekiple sessiz bir kamuoyu yoklaması yaptırın.
Hem halkta hem personelde nabız tutun.
Şunu da bilin:
Bu gerçekleri size bu kadar net, filtresiz ve bedelsiz kimse anlatmaz. Çünkü siyaset, acı gerçeği duymayı sevmez.
Ben bu analizi neden sosyal medyada yapıyorum?
Çünkü yüz yüze bu kadar ayrıntılı gerçeği dinleyecek siyasi pek yoktur.
Son Söz
Sayın Püsküllü Başkan,
Son üç yıl su gibi geçer.
Ne halkın hakkını çalışana,
Ne çalışanın hakkını halka yedirin.
Bu iki tarafın hakkını para babalarına asla yedirmeyin.
Unutmayın:
Borçsuz belediye mümkündür ama hakkı zamanında ödenmeyen emekçiyle sürdürülebilir değildir.
Gerisi koltukta oturanı,
Koltuk ayaklarını,
Ve o koltuğa talip olanları ilgilendirir.
Yalçın Kaynak
Emekli Belediye Çalışanı