GÜNCEL
Giriş Tarihi : 09-02-2023 11:26   Güncelleme : 12-02-2023 15:56

BU ÜLKE SİYASİLERİN İNSİYATİFİNE TERKEDİLEMEZ

ÜLKEMİZDE İVEDİLİKLE DEPREM BAKANLIĞI TAHSİS EDİLMELİ 6 Şubat sabahı merkez üssü Kahramanmaraş Pazarcık ilçesinde meydana gelen 7.7 şiddetindeki deprem bize geçmişten, yaşadıklarımızdan ders almadığımızın en büyük kanıtı. Yardımlar üst seviyede. Yardım yapılmasın demiyoruz ancak, bugün yapılan yardımlar övünç kaynağımız olmuş! Adeta siyasiler kendilerini ön plana çıkartma yarışı peşindeler. İşte bu yanlış bizi daha başka yanlışlara sürüklüyor. Tıpkı geçmişten bugüne yapılan yanlışlar gibi…

BU ÜLKE SİYASİLERİN İNSİYATİFİNE TERKEDİLEMEZ

BU MİLLETE BALIK TUTMAYI ÖĞRETMELİYİZ…

   Türk Milleti felaketler karşısında kenetlenmeyi, tek vücut olmayı iyi bilen necip bir millet  ne yazık ki yönetici kadrolarında oturanlar bu vatandaşa balık vermeyi , balık tutmayı öğretmekten daha çok saygın bir hizmet olarak görüyorlar. Peki bu millete balık tutmayı öğretecekler iş başında olsalardı bu depremden bu derece yüksek yıkım olur muydu?

İMAR AFFI BİR SEÇİM TUZAĞI

   1999 Gölcük-Sakarya depremini yaşadık. Yüzlerce bina yıkıldı binlerce ölü on binlerce yaralı verdik. En sağlam olması gereken devlet binaları yerle bir oldu. Deprem yönetmelikleri onlarca kez değiştirildi. Bütün bunlar yetmezmiş gibi birde karşımıza tamda 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden 2 ay önce İMAR BARIŞI adı altında İMAR AFLARI  oluşturularak sözde vatandaşa yardımcı olunduğu algısı yaratılarak hazineye yaklaşık 20 milyar TL para girdisi sağlandı. Buna ilaveten haberleşme iletişiminden , özel tüketim harcamalarından  toplanan binlerce TL deprem vergisi toplandı, paranın akıbetinin ne olduğunu bilen var mı?

HATALARDAN DERS ALINSAYDI TARİH TEKERRÜR EDERMİYDİ?

    İşte aradan 23 yıl geçti ve Kahramanmaraş depremini yaşadık. Depremde hasar gören bölge oldukça geniş, nüfus yoğunluğu yaklaşık 13 milyon… Oysa bu zaman zarfında sözde yapılacak inşaatların deprem yönetmeliklerine uygun olarak yapılacağı bizlere anlatıldı sonra  yapı kontrol işleri özel kişilere verildi. Denetim hak getire… Aksi olsaydı bu kadar yıkım olmaz bu kadar  zayiat vermezdik… Son depremde  başta devlet kurumlarının binaları olmak üzere yeni binaların yerle bir olmasının başka bir izahı var mı? Bizler Sakarya’da yaşıyoruz, yakından biliyor görüyoruz. Binlerce tabut bina halen işlevini sürdürüyor… Söylermisiniz lütfen 23 yılda  depremden korunmak , en az zayiatla çıkmak adına neler yapıldı?

İMAR AFFININ DEPREMDEKİ ZAYİATA KATKISI İNKAR EDİLEMEZ

   10 ilimizde yıkıma neden olan depremlerde kaç kişinin İMAR AFFI başvurusu yaptığı devletin kayıtlarında mevcuttur sadece bu raporlar açıklansa felaketin bir sebebinin de bu imar afları olduğu ortaya çıkacaktır. Bu da yetmezmiş gibi önümüzde yapılması  14 Mayıs olarak açıklanan ve her siyasi partinin bu sürece odaklandığı günümüzde  iktidar ortağı BBP’nin meclise sunduğu yeni bir imar affı teklifi, önergesi orada duruyor. Bu da gösteriyor ki yaşananlardan ders almamışız…

KULLANMAYACAKSAN NEDEN ALDIN?

   Öte yandan 1999 depremi sonrasında iktidar Avrupa birliği ile ikili anlaşma yapıyor ve akabinde Avrupa’dan ülkemize 4 Milyar Dokuzyüzmilyon TL  Çevre ve Şehircililk Bakanlığına fon geliyor. Bu paranın kamu binalarının güçlendirilmesinde kullanılması antlaşmaya bağlanıyor. Bugün baktığımızda bu fon olduğu gibi duruyor, hiç el dokunulmamış, kamu binaları yerle yeksan olmuş bu olacak şey mi Allah aşkına???

SESİNİ DUYAN VAR, YARDIM EDEBİLECEK DENEYİMLİ-EĞİTİMLİ PERSONEL YOK

    Felaketler karşısında yek vücut olan Türk Milletinin deprem bölgesine yaptığı yardımlar ortada. Fakat, bu yardımların vatandaşlara ulaştırılmasındaki organizasyon eksikliğide had safhada. Zira TV ekranlarından canlı görüntülerle izlenenlere göre hala ulaşılamayan yerler mevcut. Koordinasyon eksikliklerinin yegane sebebi  siyasetçilerin tutum ve davranışları, neden mi?

VATANDAŞ, NEREDE DEVLET DERKEN HAKSIZ MI?

      Devletin mülki amirleri ikinci plana itilmiş, adeta  yardımlar Siyasi Partiler,  Sivil Toplum Örgütleri, dernek yönetimlerine bırakılmış. Bu durum yapılan yardımların yerine ulaştırılmasında büyük handikaplar ortaya çıkarmış.  İş makinalarını  kullanabilecek eleman sıkıntısı mevcut, deneyimli,eğitimli personel yeterli sayıda değil. Vatandaş göçük altından bağırıyor: “sesimi duyan var mı?”  herkes duyuyor ama yardım noktasında bir şey yapılamıyor. Sadece gönüllülerin kişisel becerileri ve cesaretleri ile bir şeyler yapılmaya çalışılıyor. Ne yazık ki zamana karşı yapılan bu mücadele yetersiz kalıyor, belki zamanında yapılabilecek müdahale ile hayata döndürülebilecek binlerce vatandaş canından oluyor.  

DEPREMZEDELER ENKAZDA VE DIŞARIDA BİRDE SOĞUKLA BOĞUŞUYOR

   Tabi birde unutulmaması gereken en önemlisi, bizler Gölcük-Sakarya depremini bir Ağustos ayında yaşadık.Havanın sıcak olması bir avantajdı. Oysa depremin gece mi gündüz mü, yaz mı , kış mı olacağı belli değil. Bugün yaşadığımız deprem kış ayında meydana geldi. İnsanlar enkazdan kurtulduklarına sevinemiyorlar. Gerek enkaz altında hareketsiz bir şekilde saatlerce kurtarılmayı bekleyen  gerekse enkazdan kendi çabaları ile çıkabilenler dışarıda yağmur, kar, soğukla mücadele etmekteler.

BU SOĞUKTA ÇADIRLAR MERHEM OLMUYOR

   Çadırlar depremzedelerin yarasına merhem olmuyor, konteynırların olması en elzem…Geçmişte yaşananlardan ders alınmadığı bir kez daha ortaya çıktı ki bu konuda atılan tek bir adım yok.  Deprem bölgesinde doğal olarak bir tehlike oluşturmaması amacı nedeni ile enerji elektriklerin ve doğalgazın kontrollü olarak kesilmesi depremzedeleri daha bir çıkmaza sokuyor. Ana artellerdeki yolların büyük hasar almasıda yardımların zamanında ulaştırılmasını aksatıyor.

FIRSATÇILAR, YAĞMACILAR…

Akaryakıt temininde yaşanan sıkıntılar nedeni ile bölgede çalışma yapan iş makinaları sessizliğe bürünüyor.  Tabi yaşananlar sadece bununlada sınırlı değil. İl yada ilçe merkezlerinde binlerce gönüllü mevcut, peki bu bölgelerin köylerinde, mezralarında da yıkımlar mevcut. Binlerce insan saatlerdir boğazlarına bir lokma koyamamışlar. Bu durumu fırsat bilen bazı Allahsızların yağma ve talan yapmaları insanın kanını donduruyor.   İnsanlar umutsuz insanlar çaresiz…

ÜLKE GERÇEKLERİ DİKKATE ALINMALI

   Hülasa, yaşananlar bize depreme karşı yeterli tedbirleri ve önlemleri almadığımızı bir kez daha gösterdi. Umarız ki  bölgemizin bir deprem kuşağında olduğu çok iyi anlaşılır ve müsamaha, adam kayırma, hoşgörü ve  iyi niyet gibi kavramlar bir kenara bırakılır, gerçekler ve ihtiyaçlar, yapmamız gerekenler ülke gerçeklerimizle doğru orantılı olarak uygulamaya sokulur… İnşallah bundan sonra devlet yetkilileri insanımıza balık vermeyi bırakır, balık tutmayı öğretir ve gerek konutlar gerekse işyerlerinin yönetmelik ve kanunlara uygun olarak yapılması, tavizsiz  zorunluluk  bir kültür olarak yerini alır.

Hülasa bir inkar edilemez gerçek var,  Milli Eğitim Müfredatına DEPREM dersleri ilave edilmeli, ülkemiz siyasilerin insiyatifine terkedilemez ve devlet aklının ön planda olacağı  bir DEPREM BAKANLIĞI tahsis edilmeli… 

AdminAdmin