"KEŞKE TÜRKİYE BU DÜŞMAN CEZA HUKUKU ANLAYIŞINI HİÇ YAŞAMASAYDI"
Prof. Dr. Ümit Özdağ: "Cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla Ankara'da bir restoranda yemek yerken onlarca polis tarafından gözaltına alınıp aynı gece İstanbul'a getirildiğim ve bütün bir gece İstanbul'da emniyette 25 santimlik bir kalasın üzerinde geceyi geçirdikten sonra tutuklama talebiyle sevk edildiğim Çağlayan'da bir başka suçtan Kayseri'deki olayları tahrik etme iddiasıyla tutuklanmıştım.
Bugün mahkemenin Cumhurbaşkanı'na hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı kararıyla beraat ettim. Bu karara, hukuk adına sevinilebilir, ancak bu yanıltıcı bir sevinme olur. Çünkü hukuk bir bütündür, sadece sonuç kararıyla değil bir süreçtir hukuk. Demek ki bir başsavcılık, Türkiye'de eski bir parlamenter ve bir siyasi parti genel başkanını suçun oluşmadığı bir husus için onlarca polisle gözaltına aldırıp, geceyi Emniyet Müdürlüğü'nde mafya veya terör örgütü lideri gibi geçirtip, ertesi gün de mahkemeye sevk ettirebiliyor. Bu olmaması gereken bir husus.
ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR SÖZÜ SADECE DUVARDA ASILI BİR SÖZ DEĞİLDİR
Bugün tekrar suçun unsurlarının oluşmadığı, yani suç olmadığı mahkeme tarafından karara bağlandı. Keşke Türkiye bu düşman ceza hukuku anlayışını hiç yaşamasaydı. Çünkü hukuk sistemimizin, adalet duygusunun tahrip olması en fazla devlet kurumunu tahrip ediyor. 'Adalet mülkün temelidir' ifadesi sadece duvarda bir söz değil, devletin kurucu felsefesidir aslında ve bütün devletler için ve bütün tarih boyunca geçerlidir. Umarım bu tür adil kararlar, doğru kararlar, hukuku temsil eden kararlar, düşman ceza hukuku uygulamalarının sürdürüldüğü diğer davalarda da hızla karara bağlanır ve Türkiye'de hukuk adına bütün yurttaşların tekrar umut duyabileceği bir sürecin başladığını görürüz."